Tıp; insan sağlığını korumak ve hasta olanları iyileştirmek için sonsuz bir mücadele, bilgi ve deneyim gerektiren bir bilim ve sanat alanıdır.Ve onu öğrenmek aslında yaşam boyu süren bir maceradır. Kuşkusuz bilginin hızla yenilendiği alanların başında gelen oftalmoloji için de bu böyledir…
İşte bu kitabın da, öğrencilerimiz ve oftalmoloji eğitiminin ilk yıllarındaki meslektaşlarımız için bu maceraya atılan ilk adım olacağını ümit ediyoruz. 2020 Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Ulusal Çekirdek Eğitim Programı (ÇEP) temel alınarak hazırlanmış olan bu kitap, hepsi konunun uzmanları tarafından yazılmış toplam on dört bölümden oluşmaktadır. 2020 ÇEP’te belirlenmiş olan göz hastalıkları ile ilgili çekirdek hastalıklar/klinik problemler ve öğrencinin bunları hangi düzeyde öğrenmesi gerektiği kitabın başında açıklanmıştır. Yine temel hekimlik uygulamaları ve öğrenme düzeyleri de aynı sayfada yer almaktadır.
Kitabın içeriği, oftalmoloji alanının temel prensiplerinden başlayarak, klinik uygulamalara kadar geniş bir yelpazede konuları kapsamaktadır. Her bölümün başındaki hatırlatma notlarında, ilgili bölümün daha iyi anlaşılması için okuyucunun gözden geçirmesi gereken konular belirtilmiştir. Bölüm sonlarında yer alan “Önemli Noktalar” ise, öğrencilerin öğrendikleri bilgileri pekiştirmelerine yardımcı olacaktır.
Konular, en güncel ve güvenilir kaynaklardan derlenerek size sunulmuştur. Kitap, tıp fakültesi öğrencileri için hazırlanmış olsa da birinci basamak hekimleri ve oftalmoloji eğitiminin başlarında olan tıpta uzmanlık öğrencileri için de yararlı olacaktır. Kitapta: gözün anatomisi ve fizyolojisi, özellikle de görme fizyolojisi, görme yolları ve pupil ışık refleksi gibi oftalmolojinin temeli sayılabilecek ve göz hekimi olmasa da bir hekimin mutlaka bilmesi gereken konulara ayrıca önem verilmiştir. Koruyucu hekimlik ve halk sağlığı açısından erken tanının önemli olduğu; ambliyopi, prematüre retinopatisi, açık açılı glokom, vasküler retina hastalıkları, yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi göz hastalıklarının önemine vurgu yapılmış, özellikle birinci basamak ve acil polikliniklerinde sıkça karşılaşılabilecek olan “Kırmızı Göz”ün ayırıcı tanısına geniş yer ayrılmıştır.
Göz acilleri ayrı bir başlık altında değil, bölümlerin içinde gerektikçe anlatılmıştır. “Oftalmolojide Temel Hekimlik Uygulamaları ve Klinik Beceriler” bölümünde göz hastalıklarında öykü alma ve sonuçları kaydetmeye ilişkin ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Görme keskinliği ölçümü ve eksternal göz muayenesi konuları, her hekimin özellikle de acil veya birinci basamak şartlarında uygulayabileceği şekilde adım adım açıklanmış, muayene sırasında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vurgulanmıştır. Yine bu bölümde kırmızı refle testi, direkt oftalmoskopi gibi temel muayene teknikleri ayrıntılı olarak yer almaktadır. Görseller, şematik çizimler, tablo ve fotoğraflarla hem okuyucunun konuyu daha kolay ve hızlı kavraması amaçlanmış hem de unutmaya karşı bir görsel bellek oluşturulmaya çalışılmıştır. Göz hastalıklarının tanı ve tedavisindeki son araştırmalar, yeni tedavi yöntemleri ve teknolojik gelişmeler hakkındaki güncel bilgiler kitaba dâhil edilmiştir.
Kitabın diline gelince; Tıbbi terim ve kelimelerin yazılımında ortak dil kullanmak adına kitabın genelinde Türk Oftalmoloji Derneği’nin belirlemiş olduğu yazım kuralları gözünde bulundurulurken, bunun dışındaki yazımda aşırılığa kaçmadan yalın ve arı bir Türkçe kullanılmasına özen gösterildi.
İnsancıl yönü olmayan ve sağlığı bir tüketim nesnesi olarak gören günümüzdeki neoliberal sağlık anlayışının dayatmalarına rağmen öğrencilerimize her fırsatta “Hastalık yoktur hasta vardır” prensibini örneklerle aktarmaya çalışıyor; “tetkikten tanıya değil”, kolay, hızlı ve daha az maliyetli olması nedeniyle “semptomdan teşhise” gitmenin önceliğini vurguluyoruz. Görme kaybı, kırmızı göz, çift görme ve şaşılık gibi semptomları ayrı bir bölümde toplu olarak vermemizin nedeni budur. Bu özelliklere sahip bir oftalmoloji kitabının, okuyucunun göz hastalıklarıyla ilgili bilgi düzeyini derinleştirmesine ve günlük pratikte kendisini güvende hissetmesine katkı sağlayacağını düşünsek de, öğrencilerimize; hocalarından, hastalarından, meslektaşlarından ve yaşamdan öğreneceklerinin çok daha önemli ve kalıcı olacağını hatırlatmak isteriz. Örneğin, muayene sırasında hastayla doğru iletişim kurma, onu iyi dinleme, gözlemleme ve bilgiyle empatiyi harmanlayarak oluşturulan kuvvetli bir muhakemenin teşhise gitmedeki önemi tartışılmazdır. Öğrencilerimiz küçük ipuçlarından sonuç çıkarma yeteneğiyle ünlenmiş Sherlock Holmes karakterinin, bir göz hekimi olan Arthur Conan Doyle tarafından kurgulandığını unutmamalıdırlar.
Kitaplardan hastalıkları okuyarak bilgiyle donanmış olmak gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir. Teşhis için sıralanmış tetkikler, tedavi protokolleri ve algoritmalar pek çok hastada farklılık gösterebileceğinden bu kitabın da göz hastalıkları konusunda sizi tek başına hedefe götüremeyeceği açıktır. Bu nedenle hekim veya hekim adaylarının hastalarla olan iletişimlerini ve onlara ait gözlemlerini önemli ipuçlarına dönüştürerek teşhise gidebilmeleri için edebiyat, felsefe, sanat ve tarih okumaları yapmalarını gerekli görmekteyiz. Türk şiirinin sevgili şairi ve değerli düşün insanı Ataol Behramoğlu; “Doktor, konusunun uzmanı olduğu kadar, insan psikolojisinin de ustası olmalıdır. Yaptığı iş, teknik bir anlam taşıyan ‘tanı koyma’ eyleminin çok ötesindedir çünkü… Sağaltım olgusu ve süreçleri de sadece teknikle açıklanamaz. Kuşkusuz, önemlidir bütün bunlar... Ama hepsinin üstünde ve ötesinde, insanca bir sıcaklıktır çoğu kez hastaların gereksinim duyduğu...” diyor “Doktorlar ve Şairler” başlıklı yazısında. İşte o insanca sıcaklığa, tüm tıp kitaplarını defalarca okumuş olsa da, edebiyata ve sanata uzak bir hekimin sahip olması mümkün değildir.
Sevgili okurlarımız;
Sarf edilen tüm gayrete rağmen kitapta dikkatten kaçan bazı harf ve noktalama yanlışlıkları olabilir. Bunları sizin iyi niyetlerinize bırakıyoruz.
Kitabın yazım aşamasında tüm ayrıntılara özen gösteren bölüm yazarlarına, Anadolu Yayınevi çalışanlarına ve meraklarıyla bize ilham vermeye devam eden öğrencilerimize teşekkür ederiz.
Amacımız, Türk Oftalmoloji kütüphanesine küçük bir katkı sunmak ve tıp fakültelerinde Göz Hastalıkları stajında öğrencilere kaynak kitap seçeneği olmaktı. Bu konuda başarılı olup olmadığımız, zamanla ve okuyucularımızın gösterecekleri ilgiyle anlaşılacaktır.